GİRİT

Helal Özellikli Tatil

Araplar Akdeniz'de egemenliğini arttırırken Girit fethedilecek ilk adalardan biri olarak görülmüştür. Ege Denizi ile Akdeniz'in birleştiği noktada bulunan ve bölgenin beşinci büyük adası olan Girit'in Akdeniz'deki önemli jeopolitik konumu onu cazip bir ada haline getirmiştir.
Araplar 600'lerde Girit'i fethetmeye çalışsalar da ordu komutanı Ebu Hafs Ömer el-İkritişi ile zafer elde etmeleri 820'leri bulmuştur. Modern tarihçiler Kurtuba Krallığı'ndan sürülen 12.000 kişinin Girit'e gelerek buraya yerleştiğini tahmin etmektedir. Girit'te Arap egemenliğinin olduğu yüzyıl çalkantılıydı ve 130 yıldan az sürdü.

Kandiye (Heraklion) - Kandiye Girit adasındaki en büyük şehirdir. Bu şehir Endülüs Arapları tarafından kurulmuş, genişletilmiş ve Güvercin Kalesi anlamına gelen “Rabd el-Khandak” olarak adlandırılmıştır. Arap korsanlar Bizanslılara Kandiye şehrinden saldırmıştır. İslam tarihçileri Handaq şehrini bir kültür merkezi olarak tanımlamıştır.
Girit Tarih Müzesi - Adanın en büyük ve en önemli müzesi 820'lerden 940'lara uzanan dönemden kalan altın, gümüş ve bakır eserlerle zengin İslamiyet tarihini sergilemektedir.
Kandiye'nin Venedik Surları - Kandiye'nin Surları - Kandiye'nin 4,5 kilometre uzunluğundaki Venedik surları 7 burçtan oluşmaktadır. Surların kuzeyine doğru muhteşem bir deniz manzarası vardır. Araplar kaleyi tuğla yapılarla güçlendirdiği için şehrin önemi modern zamanlara kadar artarak gelmiştir. Venedikliler Osmanlıların işgal riskine karşı kale savunmasını geliştirmiştir. 1645'te Osmanlılara karşı Kandiye kalesinin etrafında tarihin en uzun kuşatmalarından biri gerçekleşmiştir. Venedikliler neredeyse 22 yıl boyunca direnmiştir ve 1669'da Osmanlılar Girit'in kontrolünü ele geçirmiştir.
Suda Körfezi - Antik çağlardan beri kullanılan doğal bir limandır. Tarihçiler ilk dönem Araplarının Girit'i buradan işgal etmeye başlayıp başlamadığını tartışıyorlar. Körfez birçok tarihî ve askerî olaya şahitlik etmiştir. 1822'de Mısır ordusu Girit Devrimi'ni bastırmak için körfeze gelmiş ve sonuç olarak İzzeddin Kalesi'ni bir Türk kalesinin kalıntıları üzerine inşa etmiştir.
İzzeddin Kalesi - Osmanlılar İzzeddin Kalesi'ni hakimiyet alanını genişletmek ve güç kazanmak için kullanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında güç kaybetmesinin ardından Yunan hükümeti kaleyi özellikle 20. yüzyıl siyasî olayları sırasında hapishane olarak kullanmıştır. Kayalık manzaraları muhteşemdir.
Lerapetra Arkeoloji Müzesi - Türk İmparatorluğu döneminde kurulan belediye binası yakınlarındaki Konopaki Meydanı'nda bulunan Osmanlı ticaret mektebi günümüzde bir antik eserler müzesidir. Minos ve Roma uygarlıklarından günümüze gelen birçok nesnenin sergilendiği müzeye ailecek eğlenceli bir ziyaret gerçekleştirebilirsiniz.
Knossos Sarayı - Bilgelik, mühendislik ve mimarisi dolayısıyla Homeros'un Odyssey'sinde bahsedilen bir krallık olan Minosluların gücünün ilk koltuğu olarak kabul edilen saray mutlaka görülmesi gereken yerler arasındadır. Knossos Avrupa'nın en eski şehri olarak kabul edilmektedir. Saraydaki arkeolojik kalıntılar zengin bir mimari, sanat ve lüks yaşamı simgelemektedir. Knossos'u keşfeden arkeolog Arthur Evans 1898'den 1923'e kadar Girit'teki Müslüman nüfusun azaldığını kaydetmiştir. Yazılarında günümüzde Hristiyanlar ve Müslümanlar arasındaki siyasi ilişkiyi ele almaktadır. Knossos Sarayı'nın keşfi Girit'teki Müslümanların hakimiyetini kaybetmesi ile aynı dönemde gerçekleşmiştir.
Hanya Camii - Girit'teki en eski Osmanlı binalarından biri olan cami Yeniçerilerin kullanımına yönelik olarak inşa edilmiştir. İkinci Dünya Savaşı'ndaki bombalamalar sırasında minare yıkılmıştır. Sade olduğu kadar hoş olan mimarisi sayesinde turistler için sergi salonuna dönüştürülmüştür.
Neratze Camii - Gazi Hüseyin Paşa Camii olarak da bilinen otel Petiçaki Meydanı'nın yakınında yer almaktadır. Önce bir Venedik kilisesi, sonra da bir Augustin manastırı olan yapının adı, Türkler Girit'in kontrolünü ele geçirdiğinde, ordu liderinin adını taşıyan Gazi Hüseyin Paşa Camii oldu. Sonrasında ezan okunması için bir minare eklendi. Bugün Resmo Neratze adı antik kiliseyi, manastırı ve camiyi temsil etmektedir. Günümüzde belediye müzik konservatuarı olarak hizmet veren camide turistlere yönelik konserler de gerçekleştirilmektedir.
Veli Paşa Camii - Paleontoloji Müzesi - Resmo'daki Paleontoloji Müzesi binası İstanbul camilerinin mimari tarzını andıran eski bir Osmanlı camisidir. Müzede hayvan fosilleri ve Yunan mitlerindeki yaratıkların temsilleri sergilenmektedir.

Osmanlı camilerinin çoğu dönüştürüldüğü ve turizm amaçlı kullanıldığı için Girit'te ibadete açık cami bulmak zordur. Müslüman birilerine denk geldiğinizde binalarda gizlenmiş olan camilerin ve ibadet mekanlarının yerini sorabilirsiniz. Bunlardan birkaçı şöyledir:
Al Rahma Camii - Turistler Hanya'da basit bir binanın zemin katında yer alan camiyi, Arapça tabelasını görmezlerse kolayca kaçırabilirler. Cami günün 24 saati erkeklerin ibadetine açıktır.
Kandiye Camii - Erkeklerin kullanabileceği sade bir ibadet mekanıdır.
Kuba Camii - Hanya'da bulunan camiye küçük bir Müslüman cemaat gelmektedir.

Yunanistan'ın diğer şehirlerine benzese de Girit geleneksel Akdeniz mutfağının benzersiz örneklerini sunmaktadır. Girit mutfağında taze meyve ve sebzeler, yabani otlar, ev yapımı ya da yörede üretilen süt ürünleri ve Ege ve Libya Denizlerinden taze balık ve deniz ürünleri daha ön plandadır. Ayrıca salatalarda, soslarda ve çoğu pişmiş yemekte kaliteli sızma zeytinyağı kullanırlar. Son olarak peynir, bal, yoğurt ve mevsim meyveleri ile lezzetli tatlılar hazırlarlar. Girit mutfağında birçok helal seçenek mevcuttur. İşte bazı gözde lezzetler:
Dakos- Zeytinyağ sürülen bu yumuşak ekmek parçaları garnitür olarak yemeğin yanında servis edilir.
Chaniotiko Boureki - Kabak dilimleri ve patatesle hazırlanan bir katmanın olduğu harika bir börektir.
Cacık, tahin ve balık yumurtası ile hazırlanan taramasalata gibi Girit salataları ve sosları helaldir.
Girit Peynirleri - Girit'te Anthotyros, Kefalotyri, Mizithra ve Gavieira gibi peynir çeşitleri vardır. Ayrıca balla süslenmiş bir çeşit peynirli kiş olan Sarıkopitakia, Saganaki, kızarmış peynir ve Lübnan'a özgü börek fatayeri andıran Kalitsouniayı da mutlaka tatmalısınız.
Lütfen dikkat: Yemeklerin orfana versiyonu bir yemeğin etsiz olarak hazırlanan vejetaryen versiyonunu ifade etmektedir.